Giresun’da
bugün unutulmamış ve hala halkın ve çeşitli oyun gruplarının oynamış olduğu
oyunlardan bahsedecek olursak Karşılamalar, Tüfekli çandır karşılaması,
Horonlar, kız Sallama horonu, erkek Sallama horonu, erkek Sıksara ( Sıksaray-
sık Horon)Horonu, Kolbastı ( Fingil, Metelik) Gürcü sallaması gibi oyunları
sayabiliriz.
Karşılamalar:
Giresun
yöresinin temel esasını oluşturan oyun karşılamadır. Oyun çok eskiye dayanır.
İsmini karşılıklı oynamaktan alır. Buradaki karşılama “Karşılık” kökünden
gelen, karşı karşıya oynama diye de nitelendirilen karşılamayı esas alır.
Karşılamada ise kız ve erkekler karşı karşıya oynarlar.
Oyun
ritmik olarak 9 zamanlıdır. Bu karşılama türünde ayak değişmeden ritim
kalıbında değişiklikler olabilir. Örneğin kalıpta bulunan üçlünün yeri her
zaman sonda olmayabilir. Örneğin; Miralay müziğinin üçlüsü sondadır .( 2 + 2 +
2 + 3 = 9 ) Bağlamam Perde Perde müziğinin üçlüsü ise ikinci sıradadır. ( 2 + 3
+ 2 + 2 = 9 ) bunun sebebini müzik geleneği konusunda anlatmıştık.
Kullanılan
müzikler; Miralay, Bağlamam Perde Perde, Altın Yüzük Var Benim, Oy Giresun
Kayıkları, Giresun’un Evleri, Al Tavandan Belleri, Çıkma Fındık Dalına,
Bulancak Karşılaması, Zurna Karşılaması…
Çoğunlukla
bağlama, davul - zurna ve kemence ile oynanır. Eskiden kalma karşılama
müziklerinin bazıları bugün çoğunlukla kullanılır. Fakat bazı bölümleri
özellikle kullanılmaz. Çünkü icrası oldukça zordur. Ritm ve ölçü kaçırma riski
çoktur. Örneğin; Çandır Karşılamasının (tüm repertuar kayıtlarında bu türkü
Giresun karşılaması olarak bilinir) oyun bölümündeki çarptırma ve
taramalar(tıramola) herkesin yapabileceği bir şey değildir. Onun için halk
oyunları grupları bu ezginin sadece türkü bölümünü kullanırlar.
Tüfekli Çandır Karşılaması:
Oyun adını Giresun iline bağlı Çandır köyünden alır.
Giresun’da bir gerçeğe inanılır. “Giresun’da en güzel Çandırlılar
oynar.”Herkesin bildiğinin aksine bu oyun savaşı anlatmaz. Giresun ve
çevresinde yapılan düğünlerde “Konak Gitme” olayı vardır. Bu ziyaretlerde
herkes kendi köyünün, kasabasının veya bulunduğu yerin oyununu oynar. İşte
Çandırlılar konak gittikleri köylerde ilk olarak bu oyunu oynarlar. Oyun şöyle
oynanır;
Tüfeği
olan herkes ortaya toplanıp bir daire kurarlar. İçlerinden tecrübeli biri
çavuşluk yapar. Oyun özellikle davul ve zurna ile oynanır. Önce müzik başlar.
Normal karşılama ritminden daha ağır oynanır. Çavuşun komutuyla yavaş yavaş
oynanmaya başlanır. Yine çavuşun “nişan al” komutuyla havaya, daire ortasına
yere veya birbirlerinin ayakları dibine nişan alırlar. Çavuşun “ateş” komutuyla
herkes ateş eder. Boşalan tüfekleri çavuş doldurmaya başlar. Tekrar aynı
şekilde nişan ve ateş komutlarıyla oyun böylece devam eder. İlk zamanlar
çakmaklı üstten doldurmalı tüfekler kullanılırdı. Boşalan tüfeklere ezva
(barutu ateşlemeye yarayan tıpa) ve barut doldurma işini de çavuş yapardı. Daha
sonra ki zamanlarda mavzer, sonra da av tüfekleri kullanıldı. Bu seferde
boşalan tüfeklere fişek ve mermi doldurma işini yine çavuş üstlenirdi.
Oyun
dokuz zamanlıdır (2 + 2 + 2 + 3 = 9). Normal karşılama ritminden daha ağır
(yavaş) ritmle oynanır. Oyunda göze çarpan özellik ise tüfek ile havaya ve yere
ateş etme özelliğidir. Kullanılan müzikler; Çandır Tüfekli Karşılaması.
Horonlar:
Giresun
il merkezinde horon görüldüğü gibi, ilimizde esas olarak horon Görele ilçesi ve
çevresinde sıkça icra edilir. Çoğunlukla kemence ve davul - zurna ile oynanır.
Görele'de yaygın olmasının sebebi büyük kemence üstatlarının Göreleli
olmalarında ileri gelir. Horonların isimleri de, bu ustaların isimleriyle
anılır. Bunun sebebi bu eserleri ilk icra eden kişi olmaları, yani yaratıcısı
olmalarıdır. Örneğin Tuzcuoğlu horonu, Piçoğlu Sıksarası gibi. Görele konum
itibariyle Trabzon ile Giresun'un tam ortasında yer alır. Coğrafik olarak
Giresun'a bağlıdır. Ancak birçok kültürel değer bakımından (türkü, halk
oyunları) Trabzon'a daha yakındır. Yayla olarak da Trabzon ile aynı yaylayı,
yani Sis Dağı ve Kadırga Yaylasını kullanır. “Bu olayın sebebini birazdan yayla
kültürü konusunda anlatacağız”. Trabzon halk oyunları olarak Giresun'dan önce
atılım yapmış kullandıkları oyun ve müzikleri halka, yıllar içerisinde icra
yoluyla göstermiştir. Halk da bu oyunları Trabzon yöresi diye kabullenmiştir.
Hatta Giresunlular dahi bunu kabul etmiştir. Fakat sonra kendi oyunlarını ve
müziklerini ortaya çıkarmak istediklerinde "Bu Trabzon yöresi, bunu
Giresun yöresi olarak oynayamaz, tanıtamazsınız" şeklinde eleştiriler
aldılar. 196O'lı yıllardan önce her iki ilde bu müzikler kullanılırken ve bu
oyunlar oynanırken kimse Trabzon Giresun ayrımı yapmazken günümüzde bu ayrım
yapılmaktadır. Mecburen yeni müzik ve oyun (Trabzon'da kullanılmayan) arayışına
girildi. En büyük kemence ustaları Giresun'dan çıkmasına rağmen horonlarda
çoğunlukla Davul - Zurna kullanılmaya başlandı. Şu gerçeği de unutmamak
lazımdır. Harşit çayı doğal bir sınır olduğundan, Harşıt çayının Doğusu ve
Batısı arasında bir takım kültürel farklılıklar vardır. Her ne olursa olsun;
Görele, Espiye, Eynesil yöreleri ayrı değerlendirilmelidir.
Kız Sallaması:
Giresun’da
karşılama türü oyunların dışında yöre karakterine ve coğrafyasına uygun olan
bir başka oyun da horon türüdür. Bu oyun cumhuriyetten sonra ortaya çıkmıştır.
Nedeni ise; kızların kendi aralarında yaptıkları eğlencelerde erkekleri taklit
ederek oynamaya başlamalarıdır. Figür zenginliği 5 veya 6’yı geçmez. 7
zamanlıdır. Oldukça yumuşak, narin ve cilveli bir şekilde oynanır.
Çoğunlukla
kemençeyle oynanır. Bağlama, Def, Ud gibi sazlarda kullanıldığı görülür.
Kullanılan müzikler; Çavuşlu Horonu, Püsküllü…
Erkek Sallaması:
Giresun
tarihi kadar eskidir. En az 3 kişi ile oynanır. Tatlı sert bir anlayış vardır.
Yöresel tabiriyle “gevrek” tir. Oyun 5 zamanlıdır. Figür zamanları 10 birim
zaman ve bağlantılıdır. Oyun halka şeklinde oynanır. Oynanılan yerin şekline
göre bağlı dizi düz, halka, yarım halka şeklinde de oynanır. Figür bakımından
zengindir. Horonun olmazsa olmazı olan “alaşağı” figürü sıkça yapılır. Bir nevi
sık horona geçmek için, alıştırma ve ısınma oyunu da diyebiliriz.
Genellikle
kemençe veya davul zurnayla oynanır. Müzik olarak çoğunlukla Merekte Sarı Saman
kullanılır.
Sıksıra :
Bu
oyun sallamanın aksine daha sert ve coşkulu oynanır. Sık’ın anlamı çok çabuk
demektir. Bir çeşit sık oyun, sık horon çabuk horon demektir. Az zaman içinde
çabuk ve fazla figür yapmak gerekmektedir. Sıksara, zamanla sıksaray olmuştur.
Burada yörelerin mahalli ağızları büyük rol oynamıştır. Oyun 7 zamanlıdır.
Horon,“Karadeniz bölgesinde özellikle Doğu Karadeniz’in kıyı kesimlerinde toplu olarak ve daha çok bağlı diziyle oynanan disiplinli halk oyunlarının genel adı dır. Horum, Horun, forom vb. şekillerinde de söylenir.
Horon,“Karadeniz bölgesinde özellikle Doğu Karadeniz’in kıyı kesimlerinde toplu olarak ve daha çok bağlı diziyle oynanan disiplinli halk oyunlarının genel adı dır. Horum, Horun, forom vb. şekillerinde de söylenir.
Horon
Cenevizlilerden kalmadır. Karadeniz’e özellikle Harşit havzasına gelip buradan
da Türk ve Yunan kavimlerine geçmiştir. İstila ve temaslar sonucu oradan Batı
Avrupa’ya ve Karadeniz’in doğusuna yayılmıştır.
Genel
olarak ülkemizde Doğu Karadeniz bölgesinde Trabzon, Rize Giresun civarında
oynanır. Bunun yanı sıra az da olsa Artvin, Ordu, Samsun, Bayburt, Gümüşhane
gibi illerde de görülebilir.
Horonda
denizin dalga hareketlerini ve kıpırtılarını, balıkların çırpınışını görür gibi
oluruz. Horonların oluşmasında Karadeniz bölgesinin çok engebeli doğal
yapısının, fırtınalı hırçın bir deniz olan Karadeniz’in sarp bir arazide bazen
bir ayağını bile zor basabildiği patika yollarda yürüyen ve sırtında yük
taşıyan Karadeniz insanının çevikliği anlatılmaktadır. Horonda yapılan
hareketler incelendiğinde, belleme, çapalama, deniz dalgalarının parçalanması,
dalgaların kıyıdan geri çekilirken çakıllarda çıkardığı ses, kürek çekme,
balıkların ağlara yakalandıkları andaki çırpınışları gibi doğal olayların veya
işle ilgili tarımsal hareketlerin canlandırıldığı görülür.
Horom
kelimesi ve horla üzerindeki dik olarak kümelendirilmiş birkaç bağdan oluşan
mısırlara verilen bir isimdir. Horomların bulunduğu tarla uzaktan görünüş olara
kollarını havaya kaldırmış bir şekilde duran insan kalabalığını andırır. Horon
oyunlarında genellikle kollar havaya kalkmış bir biçimde oynanır. Bu duruş
horomları andırmaktadır. Bundan esinlenerek Horon adını aldığı söylenir.
Horonlar
dizi oyunu biçiminde onandıkları zaman dizi biçimleri sıra dizi-lişi,
görünüşünde olarak tek sıra erkek, tek sıra kadın, düz dizi, eğri dizi, koşut
dizi, bağlı dizi, bağlı tek dizi, bağlı alaca dizi, açık diziş kapalı dizi
biçiminde oynanmak-tadır.
Oyun
7 zamanlıdır. Ayak figürleri 10 birim zamanlı ve bağlantılıdır. Çoğunlukla
kemençe, davul – zurna ile oynanır. Belli bir müziği yoktur. Mahalli saz
sanatçılarının isimlerini de verdikleri kendine özgü özel horon ezgileriyle
icra edilir.
Halka
oyunu biçimindeki dizilişlerde ise; düz halka, koşut halka, bağlı halka, tek
halka, kapalı halka, açık halk, bağımlı halka, tek halka erkek, tek halka
kadın, halka, tepeli halka dizilişleri görülmektir.
Kolbastı (Fingil-Metelik):
Fingil
(Kolbastı - Metelik) havası çoğunlukla türkülü oyunlardır. Giresun'da bu gün
hemen hemen bütün gruplar ya Lazutlar'ı yada Dereboyu Kavaklar'ı kullanırlar.
Bunlar çoğunlukla popüler olduğu ve insanların kulağında ezgileri zaten var
olduğu için icrası da kolay olduğundan çokça rağbet görür. Oysa Giresun'da daha
bir çok fingil havası türküsü vardır. Özellikle Sokakbaşı Meyhane, Oy Bahçenize
Ben Giremedim vb. daha bir çok türkü mevcuttur. Bunlar halk oyunlarında da
kullanılabilen türkülerdir. Ancak sorulduğunda özellikle Sokakbaşı Meyhane
türküsünü halk oyunu olarak çok ağır bulurlar. Bu sebepten kullanmazlar. Fakat
eskiyi araştırdığımızda bu oyunun zaten ağır, aheste oynandığı söylenir. Halk
oyunları müzikleri bazen metronomları artırılarak çalınır. Ancak bazıları buna
müsait değildir. Bu müsait olmayanlardan birisi olan "Sokakbaşı
Meyhane" isimli Fingil oyun havasıdır. Sözlü oyun grubuna girer.
“Bu
oyuna “Kol Ağası” da denilmektedir. Genelde 2 ve 4 zamanlıdır. Bolu yöresindeki
bazı oyunlara benzemektedir. Genelde “Lazutlar” türküsüyle oynanır. 4 zamanlıdır.
Bazı Yörelerde; zağma, bildiş oyun havası diye bilinen bu tür oyunlar ve
müzikler Giresun yöresinde karşımıza Kolbastı ve Metelik olarak çıkar. Kol
deyimi kolcudan gelmektedir. Cumhuriyetten önceki ve de sonraki o dönemlerde;
gümrük görevi, polis görevi ve jandarma görevi verilen görevliler vardı. Hatta
kişilere ormancı görevi de verilirdi.Karakol ismide buradan gelir. Kara
üzerinde ve şehir içinde görev yapan emniyet ve asayiş birimi. Kolcu ise şehir
dışında köylerde, kırsal kesimde mermi, silah, tütün, uyuşturucu, alkollü
içecekler kaçak ağaç kesme vb. davranışları durdurmakla ( bugünkü köy korucusu)
görevli kişilerdi. Bunlar; mert, korkusuz, silahlı ve atlı gezerler. Çünkü
görev alanları çok geniştir.
Cumhuriyet
öncesinde işret (alkollü içki) yasak olduğundan bu defa yöre delikanlıları da
aksine sazlı ve sözlü içki muhabbeti yaptıklarından; işte çoğu zaman kolcularca
baskına uğrarlardı.
Muhabbet
yapan yöre delikanlıları cesur, yiğit ve atak olmak zorundaydılar. Çünkü, her
an baskına uğrayacakları için silahları da vardı. Başka bir eğlence şekli
olmadığından yasakla vicdanları arasında bir çeşit savaş verirlerdi. Zamanla
baskın yapa yapa ve zamanla basıla basıla kolcu ile yöre delikanlıları
birbirlerini görmezlikten gelirler ve arkadaş olurlardı. İşte bu her iki
insanın oyunlara karışması hatta oynaması ile oluşan ve oynanan bir oyun
olduğundan buna zamanla kol havası, kol oyunu veya kolbastı denilmiştir. Kol
havasının bir çeşitlemesi de Fingil ve Meteliktir.
Oyun
2 ve 4 zamanlıdır. Figür genişliği pek yoktur. Bağlama en çok kullanılan
enstrümandır. Müzikle ayak figürleri uyumludur.
Kullanılan
müzikler; Oy Bahçenize Ben Giremedim, Lazutlar, O Yaylanın Çimenine, Sokakbaşı
Meyhane … biz burada Lazutlar müziğinin nota ve ritmik yapısını aşağıda
gösterdik.